18 Mart 2014 Salı

Aereo'nun hukuk mücadelesi

Aereo bozuk para büyüklüğünde antenler kullanarak ücretsiz yayınlanmakta olan televizyon sinyallerini internet üzerinden müşterilerine aktararak, istedikleri cihazda kanalları izlemesini ve kaydedip istediği zaman izlemesine olanak veren bir bulut teknoloji firmasıdır.

14 Şubat 2012’de New York’ta açılışını yapan firma müşterilerinden antenlerin kirası ve hizmet için aylık 8 ve 12 USD arası ücret almaktadır. Fazla kullanıcısı olmasa da, git gide yaygınlaşan bir hizmet olduğunu söyleyebiliriz. (Amerika’lılar eski usul koltuğa uzanıp büyük ekran TV ile kablolu/uydu üzerinden yayınları izlemeyi tercih etmekte.) Kanalların bu hizmeti bir tehdit olarak görmesinin sebebi ise gelirlerinin bir parçasını oluşturan (kablo/uydu firmalarının ödemek zorunda olduğu) yeniden iletim ücretini ödemeden yayının son müşteriye iletilmesi.

Kanallar ilk itirazlarını hizmetin başladığı New York eyaleti yerel mahkemelerinde dile getirdiler. Yerel mahkemede kaybeden kanallar haklarını 2. temyiz mahkemesinde aramaya çalıştılar fakat burası da yerel mahkeme kararlarını onadığı için kanallar zor durumda kaldı.
WNET v. Aereo, Inc., 12-2786-cv & Am. Broad. Cos. v. Aereo, Inc. 12-2807-cv,
U.S. Court of Appeals for the Second Circuit

Aereo ise genişleme planlarına devam ederek Boston’da hizmet vermeye başladı ve bu şehirden benzer bir davanın gelmesi uzun sürmedi. Boston’da bulunan WCVB kanalı aynı sebeplerden dolayı firmaya dava açtı ve kaybetti.
Hearst Stations v. Aereo, 13-cv-11649, U.S. District Court, District of Massachusetts (Boston)

Aereo’nun şansı Salt Late, Utah ve Denver, Colorado bölgelerine geçince tersine döndü. Bölge davasına bakan hakim Dale A. Kimball hizmetin geçici olarak kapatılmasını emretti ve Aereo’nun itiraz hakkını 10. temyiz mahkemesi kabul etmedi.
Firma bu durumda müşterilerine kapatmadan dolayı üzgün olduklarını ve ücretlerinin iade edileceğini bildirdi.
Community Television of Utah LLC et al. vs. Aereo Inc., 13-910, U.S. District Court, District of Utah

Farklı mahkeme sonuçlarından dolayı yayıncı kuruluşlar ABC (Walt Disney Co.), FOX (21st Century Fox Inc.), NBCUniversal (Comcast Corp.), CBS (CBS Corp.) temyiz davasını A.B.D. Yüksek Mahkemesi (diğer adıyla Anayasa Mahkemesi)’ne taşıdılar.
American Broadcasting Companies, Inc. et al, v. Aereo, Inc. (docket No. 13-461).

Aereo yayıncı kuruluşlara katılıp, konuya yasal açıklık getirmesi için Yüksek Mahkemenin davayı yeniden incelemesi isteğinde bulundu. Doğal olarak firma da dava sonucu netleşince meşru haklarına dayanarak büyümeyi  planlıyor.

Duruşma Nisan’da, kararın açıklanması ise Temmuz başında olması beklenmekte.
9 kişilik mahkemeden yargıç Samuel Alito sebebini açıklamadan davadan çekinme kararı aldı. Eğer tartışma 4’e 4 eşit sonuçlanırsa Aereo lehine sonuçlanan 2. temyiz mahkemesi kararı doğrulanmış olacak.

Özetle tüm dava federal telif hakkı yasasındaki bir koşulun üzerine kurulu. Yasa, sadece eser sahiplerine kendi özgü eserlerinin halka açık ortamda yürütülme konusunda seçme hakkını vermekte.

Örneğin, bir AVM şahsi dinlemek için satın alınan bir müzik eserini kapalı devre sisteminden ziyaretçilerine eser sahibinin izni olmadan oynatamaz. Aynı zamanda oteller konuklarına her hangi bir sinema filmini ticari hak sahibinin izni olmadan yayınlayamaz.

Yayıncılar Aereo’nun yeniden iletim ücretlerini ödemediği için telif hakkı korumalı halka açık yayını çaldığını iddia etmekte. Benzer işlemi yaparak hizmet veren kablo ve uydu platformu firmaları yıllık yaklaşık 4 milyar USD yeniden iletim ücreti ödemekte. Kanallar için bu ücret reklamlar ile birlikte gelirlerini tamamlayıcı niteliği taşımakta ve
telif hakkı yasasında bulunan bir açık ile haklarının sömürülmesinden şikayetçiler.

Aereo ise kiralanmış birbirinden ayrı küçük antenlerin her bir müşteriye farklı bir yayın sunduğu için halka değil özele iletim olduğunu savunmakta. Aereo'nun CEO’su Chet Kanojia durumu “yayıncıların mahkemeden “Bulut” teknoloji aracılığıyla tüketicilerin daha modern televizyon anteni ve dijital video kayıt cihazına erişim yetisini mahrum bırakmasını istemekte.” olarak ifade etti. Firma mahkemenin tüketicilerin istedikleri cihazda yayınları izleme hakları olduğunu tasdik edeceğine inanmakta.

Bir başka ihtimalde davanın Aereo’nun hizmeti lehine sonuçlanması durumunda, kablo ve uydu platformlarının aynı yola başvurması için meşru zemin hazırlamış olacak.

Son olarak yayıncı kuruluşlardan FOX ve CBS ücretsiz yayını kesip paralı kanala dönüşme tehditinde bulundu. NFL (Ulusal Futbol Ligi) ve MLB (Beyzbol Ligi) medya şirketlerinden yanı tavır almakta.

Kararın sonucu yayıncılar, internet üzerinden yayın yapan firmalar, bulut teknolojileri üzerinde büyük etkisi olacak. Mevcut yasalar üzerinden davanın Aereo lehine sonuçlanması bekleniyor.

Aereo’nun kurucusu ve CEO’su Chet Kanojia minik antenleriyle.

       Bebeto Matthews / AP

Bloomberg, Businessweek, CNN Money, Huffington Post, New York Times, Reuters, Time ve The Salt Lake Tribune haberleri üzerinden derlenmiştir.

4 Aralık 2013 Çarşamba

Konuş, çalış, sat, nefes alma! - BirGün.net Halkın Gazetesi BirGün

Çağrı Merkezi Çalışanları Derneği, büyük firmalara hizmet veren CMC Çağrı Merkezi’nde çalışanların, haftanın 6 günü ‘konuş, algıla ve sat’ mantığıyla nefes aldırılmadan ve sağlıkları umursanmadan günde 11 saat çalıştırıldığını iddia etti


H. BURAK ÖZ

Çağrı merkezi çalışanları haftanın 6 günü, günde 11 saate varan, molasız ve baskı altındaki çalışma koşullarını düzenledikleri basın toplantısıyla protesto etti.
Çağrı Merkezi Çalışanları Derneği’nin dün DİSK Genel Merkezi’nde düzenlediği toplantıda, Malatya CMC Çağrı Merkezi’ndeki çalışma koşulları aktarıldı. Toplantıya, çağrı merkezi çalışanlarının durumuna dikkat çekmek için 14 günlük bir yürüyüş yapan, sonrasında CMC Çağrı Merkezi’ndeki işinden çıkarılan Ozan Ahmet Tütüncü de katıldı.


İHTİŞAM ALTINDA SÖMÜRÜ
Dernek yöneticisi Zeycan Elarslan, Erzurum, Malatya, Urfa’da; Akbank, Milenicom, Yapıkredi, Dijitürk, Samsung gibi büyük şirketlere yaklaşık bin 700 çalışanla hizmet veren CMC şirketinin ihtaşamının altında koskoca bir sömürünün yattığını öne sürdü.
CMC’deki çalışma koşulları hakkında bilgi veren Elarslan, “Çalışanlar günde 11 saat haftada 6 gün çalıştırılıyor. Bu kadar uzun çalışma saatleri içerisinde yeterli mola saatleri olmayan işçiler hastalandıklarında ve işe gelmediklerinde aldıkları rapor üzerinden bile baskıya maruz kalıyorlar. Özellikle satış ekiplerinde çalışan işçileri satış hedeflerini  tutturmak ve daha fazla satış yaptırmak uğruna sürekli çağrı almaya ve daha fazla konuşmaya zorlayan CMC, ‘konuş, algıla ve sat’ mantığıyla nefes almadan çalıştırdığı işçilerin sağlığını dahi umursamıyor” dedi.

BIÇAK KEMİĞE DAYANDI
Elarslan ayrıca, kıdem hakkının gaspı amacıyla CMC işçilerinin mobbing uygulanarak istifaya zorlandıkları iddiasını paylaştı. Elarslan kölelik bürolarıyla çalışanların istihdam edilmesi gibi uygulamaların da çağrı merkezi sektöründe yoğun olduğuna dikkat çekti.
Elarslan, çağrı merkezindeki çalışanların durumunun, artık bıçağın kemiğe dayanma noktasına geldiğini, Ozan Ahmet Tütüncü’nün  Malatya’dan Ankara’ya 14 gün süren yürüyüşünün de bunu gösterdiğini ifade etti.


MESAİ 13 SAATİ BULUYOR
Elarslan’ın ardından konuşan ve gazetecilerin sorularını yanıtlayan Tütüncü, CMC Çağrı Merkezi’nde çalışma saatlerinin bazı günler 13 saati bulduğunu, karşılığında da asgari ücret düzeyinde ücret alındığını iddia etti. Tütüncü, şirketin bunları inkâr edemeyeceğini, yüzlerce şahit bulabileceğini dile getirdi. Bir buçuk yıldır çalıştığı CMC’de ilk defa yıllık iznini alarak, asgari ücretin düşüklüğünü ve mezarda emekliliği protesto etmek için Malatya’dan Ankara’ya yürümeye başladığını belirten Tütüncü, yürüyüş sırasında CMC Çağrı Merkezi yöneticileri dahil hiç tahmin etmediği yerlerden destek telefonları aldığını söyledi. Tütüncü, yürüyüşün sonunda Ankara’da Çalışma Bakanlığı yetkililerinden ise hiçbir tatmin edici yanıt alamadığını belirtti.
Tütüncü 24 Eylül’de Malatya’ya döndükten sonra ise, mesaisine başlamak için işe gittiğinde şirketin kapısından dahi alınmadığını, dolabındaki eşyaları almasına bile izin verilmediğini iddia etti.


http://birgun.net/haber/konus-calis-sat-nefes-alma-6395.html

18 Kasım 2013 Pazartesi

Çağrı merkezleri sektörü şikayetçi

Çağrı Merkezleri Derneği (ÇMD) Yönetim Kurulu Başkanı Metin Tarakçı'ya ait makale ile ilgili düşüncelerim


Habere aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:

Sayın Metin Tarakçı’nın atladığı noktalar var,

Bir işin tehlikeli olarak Çsgb veya her hangi bir kurum tarafından kabul edilebilmesi için yaralanma ve kazaların üretim süreçlerinden kaynaklı olma zorunluluğu yoktur.

Hizmet sektöründe de istenmeyen rahatsızlıklar çalışanda işin doğasından dolayı masa başında bulunsa bile ortaya çıkabilir. Rahatsızlıkları bedensel ve psikolojik olarak ikiye ayırabiliriz.

Uzun süre masa başında çalışan müşteri temsilcilerinin bedenlerinde kas, iskelet, görme, konuşma, işitme sorunlarından birinin veya daha fazlasının oluştuğunu gözlemliyebilirsiniz. Sırt, bel, el, bilek, omuz ağrısı şikayetlerini sıkça sizde ofisinizde görebilirsiniz. Göz kuruluğu ve buna bağlı baş ağrıları da cabası. Konuşma kaynaklı çalışanlar ses kısıklığı, öksürme, nefes almada zorluk yaşayabilir. Sürekli kulaklık ile durmanın işitme üzerindeki olumsuz etkisini sağır sultan bile duymuştur.

Yazıda işin icrasında kullanılan ürünlerin, üreticisinden temin edilen sağlık ölçüm sonuçlarını ilgili birimlere ilettiğinizi belirtmişsiniz. Hangi firma kendi ürününün sağlıksız olduğunu açıkça belirtir sizce?

Ayrıca kısa molalardan dolayı çalışanlar yemek ihtiyaçlarını sağlıksız fast food gıdalardan yana tercih etmekte, bu da toplumda bağışıklık sistemi zayıflamış veya obeziteye yatkın bireylerin yetişmesine neden olmaktadır.

Psikolojik sorunlar ise çalışanlarda hemen ortaya çıkmayan hasarlar bırakmaktadır. Gelen ve cevaplanması gereken çağrı miktarı gibi gerçek dışı hedefler, müşterilerin hakaretlerde bulunması çalışanda stres oluşmasına sebebiyet vermektedir. Hem stres hem mesai düzeninden, vardiya değişikliğinden kaynaklı uyku sorunları yaşayan personeliniz mutlaka mevcuttur. İleride çalışanların anksiyete (kaygı) gibi psikolojik sorunlara sahip ya da alkol/tütün kullanımına yönelebilecek bireyler olmaması için sektörde herkes çaba göstermeli ve bakanlığın tebliğin yerine getirilmesini çalışanlar adına rica ederim.

Yazdıklarımın tümüne katılmayabilirsiniz ama bir işyerinde (işin ne olduğu mühim değil) çalışanın kayıp düşmeyeceğini, elektrik kaçağından çarpılmayacağını, yangın çıkarsa dumandan veya ateşten etkilenmeyeceğini, bir sayfa kağıttan dahi elini kesmeyeceğini bir yönetici olarak nasıl garanti altına alabilirsiniz? Bu tebliğin yazılmasında esas can ve mal kaybının önüne geçilmesi olduğunu hatırlatmak isterim.